X=MATEMATİK=HAYAT
Okulun daha ilk günlerinde başlar bu sorular: “Hocam bu anlattıklarınız günlük hayatta karşımıza çıkacak mı?” “Hocam, bunları günlük hayatta nerede kullanacağız?” ya da “Hocam, hayatta ilişkiler çok basit yürüyor, kimse bu kadar denklemli bir alışverişin içine girmiyor. Bunları anlatmanın daha basit bir yolu yok mu?”
Matematiği öğrenme aşamasında bu kadar karmaşık sayılarla, denklemlerle arası pek hoş olmayan öğrencilerimin bir tür yakınmasıdır bu. Ama aslında matematik tam da hayatın kendisidir. Hayatın taa kendisi…
Gerçekten matematik hayatta var mı? Varsa doğada nesneler gibi bizlerle beraber hayatın içinde yer alıyor mu? Örneğin nokta boyutsuzdur diyoruz öyleyse boyutsuz olan bir şeye nasıl var diyeceğiz? Doğru, sonsuza kadar gider diyoruz ama sonsuza giden bir şeyin gerçekliğini nasıl algılayacağız?
Çoğu nesneye baktığımızda matematiği görmeniz mümkündür aslında. En basit ilişkiden en karmaşık ilişkiye kadar matematik hep merkezdedir. Sadece biraz daha dikkat ederek, aradaki ilişkiyi sezerek matematiği doğanın içinde de gözlemleyebiliriz. Nasıl mı? Mesela ufuk çizgisinde… Gün batımını izlerken ufuk çizgisinin doğru olduğunu görüyoruz aslında. Akşam gökyüzünde yıldızları seyredip hayal kurarken aslında noktayı hep görüyoruz fakat adlandırmayı bilmiyoruz.
Matematik bir tür dengedir aslında. Bedenimizde bile altın oran hesapları yapılmıyor mu? Ya binalar? Matematiksel işlemden geçmeden, o dengeyi kurmadan hangisini ayakta tutabilirsiniz? Örnekleri çoğaltmak mümkün elbette... Bakmak bir sanat, baktığında görebilmek bir bilinçtir.
İnsanlar, marketten ya da herhangi bir yerden alışveriş yaparken 2x5-7 tane ekmek alacağını söyleyerek alışveriş yapmazlar. Gördüğümüz bir kuşun tüylerinin parlak olması bizi etkiler ama ‘’5’’rakamından etkilenmemiz için içsel bir dürtümüz yoktur. “Beş tane kuş” dediğimiz zaman beş anlamsal bir ilişki içine girer. Kare şeklindeki bir masada alanı daha çok kullanacağımızı biliriz. Açıların doğru hesaplanmasıyla evimizin ışığını daha da artırabiliriz. Annelerimizin çekmece içlerini yerleştirirken bile basit bir matematik işlemi yaptıkları aklımızın ucundan geçmez belki ama matematik, evrenin mükemmel bir modeli olarak her an hayatın merkezinde yer alır.
En basit bir denklemi çözerken bile bilinmeyenleri bir tarafa, bilinenleri bir tarafa toplayıp bir ayrıştırma, bir analiz, bir sentez yapmıyor muyuz? İşte hayatta yaptıklarımız da basit ya da karmaşık denklemler bütünüdür. Yaptığımız seçimler, verdiğimiz kararlar hep analizler yapılarak, toplanarak, çıkarılarak; bölünüp çarpılarak verilmiş kararlar değil midir? Basit matematik hesapları yapamadığımızda eksilerle kalanlarla sürdürmüyor muyuz hayatı? Böylelikle içsel duygusal tepkisel davranışlarımızla hareket ederek kendi içimizde bir matematik çözmüyor muyuz? Bunları yaparken matematiksel nesneler kullanmıyoruz ama her varlık zaten sayısal bir değere eşit değil mi?
Matematikle hem sayısal nesneleri kullanarak hem sözel ilişkilerdeki mantığı, analizi, sentezi hayatın her alanında duygusal, içsel sezgisel yaklaşım yeteneği ile birleştirerek hayatla iç içe değil miyiz?
Sonuç olarak günlük hayatta matematiksel denklemlerle, sayılarla, işlemlerle -anlık kullanmasak da- gideceğimiz bir noktadan başka bir noktaya en kısa yoldan gidebilmenin hesabını yaparız. Bazen bir dik üçgenin hipotenüs kenarının olması hayatımıza renk katma sebebidir.
Sevgilerimle
Gürcan DEMİRCİ